OpenRocket Nedir? Uzaya Açılan Amatör Bir Kapı mı, Geleceğin Laboratuvarı mı? Şunu kabul edelim: Uzay artık sadece milyar dolarlık şirketlerin ve dev devlet ajanslarının oyunu değil. Bir dizüstü bilgisayar, biraz merak ve OpenRocket gibi bir yazılımla herkes bir şekilde bu oyuna dahil olabilir. Ama mesele sadece roket simülasyonu yapmak değil — mesele, insanlığın uzaya bakışını demokratikleştirmek. İşte tam burada, erkeklerin stratejik bakış açısı ile kadınların insan merkezli öngörüleri birbirini tamamlıyor: Erkekler “Bu teknoloji bizi Mars’a nasıl götürür?” diye sorarken, kadınlar “Bu araç eğitimde, toplumda, fırsat eşitliğinde neyi değiştirebilir?” diye düşünüyor. OpenRocket, amatör roketçiliği bir hobi olmaktan çıkarıp stratejik bir vizyonun…
Yorum BırakTeknoloji Hangarı Blogu Yazılar
Köprü, iki nokta arasındaki fiziksel, ekonomik ve sosyal kopukluğu gidermek için inşa edilen; taşıt, yaya veya demiryolu geçişini sağlayan mühendislik yapısıdır. İşlevi sadece “bağlamak” değildir: ulaşım süresini, kent büyümesini, çevresel etkileri ve hatta güç ilişkilerini dönüştürür. Köprü Nedir, Ne İşe Yarar? Bağlamak Güzeldir; Peki Bedeli? Köprüleri hep romantik bir bağ kurma simgesi olarak anlatıyoruz: iki yaka, iki kültür, iki ekonomi… Ama dürüst olalım: Köprüler masum değildir. Evet, kritik bir altyapıdır; zaman kazandırır, can güvenliği sağlar, afet anında hayati bir damar olur. Ama aynı zamanda bütçeleri tüketir, manzaraları ezer, trafik talebini kışkırtır ve kimi zaman şehri geri dönülmez bir yöne “kilitler”.…
Yorum BırakGünberi Ne Zaman? İktidarın Yörüngesinde Bir Toplumun Dönüşü “Güneşin dünyaya en yakın olduğu an: Günberi.” Bir astronomi terimi gibi görünse de, günberi aslında siyaset bilimi için de anlam yüklü bir metafordur. Çünkü toplumlar da tıpkı gezegenler gibi, bazen merkezine — yani iktidara — en fazla yaklaştığı bir noktaya gelir. Bu yakınlık, ısıtıcı olduğu kadar yakıcıdır da. Bir siyaset bilimci için “Günberi ne zaman?” sorusu, sadece gökbilimsel bir merak değil; güç ilişkilerinin, kurumsal dengelerin ve ideolojik dalgalanmaların kesiştiği bir sorgulamadır. Her toplumun kendi “günberi anı” vardır — vatandaşın, kurumun ve iktidarın birbirine en çok dokunduğu; kimi zaman dayanışmayla, kimi zaman çatışmayla…
Yorum BırakDeparafinizasyon: Kelimelerin Sessiz Arınması Üzerine Edebi Bir Düşünce Kelimelerin Gücü ve Arınmanın Anlamı Edebiyat, bir tür arınma eylemidir. Her sözcük, anlamın içinde bir tortu bırakır; yazarın kaleminden dökülen her cümle, insan ruhunun bir parçasını taşır. Ancak kimi zaman, bu tortuların arasından öz’ü bulmak gerekir — işte tam da burada “deparafinizasyon” devreye girer. Tıbbi bir terim olarak doku örneklerinden parafinin uzaklaştırılması anlamına gelen bu kelime, edebiyatın diline çevrildiğinde çok daha derin bir çağrışım kazanır: anlatının saflaştırılması, metnin katı kabuğundan soyutlanması, anlamın özüne inme çabası. Deparafinizasyonun Edebi Karşılığı: Anlamın Katmanlarını Soymak Edebiyatta her metin, görünmeyen bir parafin tabakasıyla kaplıdır. Bu tabaka, yazarın…
Yorum BırakBir Ürün Gümrüğe Takılırsa Ne Olur? Edebiyat Perspektifinden Bir İnceleme Kelimenin gücü, anlatının dönüştürücü etkisi üzerine düşünmek, her zaman edebiyatçılar için derin anlamlar taşır. Bir kelime, bir cümle, bir parantez içindeki düşünce bile, bir dünyayı şekillendirebilir. Edebiyatın bu gücü, insanın ruhunu ve düşüncelerini dönüştürme kapasitesine sahiptir. Gümrük, toplumlar arası bir sınırda bekleyen, bazen görünmeyen fakat her zaman var olan bir engel gibi işlev görür. Tıpkı bir hikayenin akışını bozan bir engel gibi, bir ürün de gümrüğe takıldığında tüm yolculuğunu bir anlamda sorgular. Ne olur? Hangi hikayenin parçası haline gelir? İşte bu sorular, bizi gümrüğün metaforik derinliklerine götürür. Gümrük: Sınırların Edebiyatı…
Yorum BırakAğlayan Çiçek Nedir? İnsan Ruhunun Yansıması Üzerine Psikolojik Bir İnceleme Bir psikolog olarak bazen bir çiçeğe bakarken insan davranışlarının derinliklerini görürüm. Her canlı, kendi diliyle duygularını anlatır. Bazı insanlar konuşmaz, susarak ağlar; bazı çiçekler de sessizce yaprak döker. Ağlayan çiçek işte tam da bu metaforun somutlaşmış hâlidir: dışarıdan narin, içten karmaşık, görünmeyen bir duygunun bedensel yansıması. Botanikte “ağlayan çiçek” olarak bilinen bazı türler (örneğin Dichondra argentea ya da halk arasında “ağlayan gelin”) aslında su damlalarını veya nektarlarını uç kısımlarından sızdırarak ağlıyormuş gibi görünür. Fakat bu yazı, o biyolojik mekanizmayı değil; insanın duygusal dünyasında ağlayan çiçek olmayı ele alacak. Çünkü çoğu…
Yorum BırakKaolin Kili Uygulaması Nasıl Yapılır? Geleceğe Yönelik Bir Yol Haritası Bazı malzemeler vardır ki ilk bakışta sıradan görünür ama zamanla hayatın her alanını dönüştürebilecek potansiyele sahip oldukları anlaşılır. Kaolin kili tam da bu türden bir mucizedir. Şu anda onu belki sadece cilt maskelerinde ya da seramik üretiminde kullanıyor olabiliriz, ama gelecekte kaolin, sağlık teknolojilerinden uzay araştırmalarına kadar uzanan bir devrimin sessiz aktörü haline gelebilir. Peki, bu dönüşüm yolculuğunda “uygulama” dediğimiz şey nasıl yapılır? Gelin birlikte hem bugünün pratik adımlarına hem de geleceğin vizyoner olasılıklarına göz atalım. Kaolin Nedir ve Neden Bu Kadar Önemli? Önce temel bir hatırlatma: Kaolin, çoğunlukla alüminyum…
Yorum BırakKansız Argoda Ne Demek? Dilin Sıradan Bir Kelimesinden Toplumsal Bir Mesaja Dil, insan ilişkilerinin en güçlü taşıyıcısıdır. Kelimelerle düşünür, kelimelerle anlatır, kelimelerle yargılarız. İşte bu yüzden bazı kelimelerin anlamı, sadece sözlükte yazandan ibaret değildir. “Kansız” kelimesi de tam olarak böyle bir örnek. Tıbbi anlamda kan eksikliğini anlatırken, argoda bambaşka bir dünyaya kapı açar. Bu yazıda “kansız” kelimesinin argodaki anlamını verilerle, gerçek hikâyelerle ve insan davranışlarıyla harmanlayarak ele alacağız. Belki de yazının sonunda, bu kelimeye eskisinden çok daha farklı bakacaksınız. “Kansız”ın Sözlükteki ve Argodaki Yolculuğu Türk Dil Kurumu’na göre “kansız”, “vücudunda yeterli kan olmayan” anlamına gelir. Ancak gündelik dilde işler çok…
Yorum BırakÖyle Bir Aşk Görülmemiş Dünyada Kim Söylüyor? – Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir Güç Analizi Giriş: Aşk, Güç ve Düzen Arasındaki Görünmez Bağ “Öyle bir aşk görülmemiş dünyada kim söylüyor?” Bu cümle, sadece romantik bir serzeniş değildir; aynı zamanda iktidar ve toplumsal düzen üzerine derin bir metafordur. Bir siyaset bilimci olarak, bu ifadeyi aşkın değil, iktidarın diliyle okumak gerekir. Çünkü her aşk bir güç ilişkisini, her güç ilişkisi de bir iktidar biçimini içinde taşır. Peki, bu “görülmemiş aşk” aslında kimin çıkarına, kimin dilinden, hangi kurumsal sessizliklerden doğar? İktidarın Romantizmi: Güç İlişkilerinin Duygusal Anatomisi Michel Foucault’nun dediği gibi, iktidar sadece yasalarla ya…
Yorum BırakKamulaştırma bedeli alınmazsa ne olur? Geleceğin mülkiyet denkleminde bir kırılma noktası Farz et ki bir sabah kapına bir tebligat geldi: Devlet, arazini bir baraj projesi için kamulaştırdı. Peki ya sen bu kamulaştırma bedelini almamayı seçersen? Veya daha çarpıcısı, sana hiç ödeme yapılmazsa ne olur? Bu yalnızca bir hukuk sorusu değil; geleceğin mülkiyet, adalet ve toplum düzeni üzerine büyük bir beyin fırtınasının başlangıcı. Gel, birlikte olasılıkları zorlayalım. Kamulaştırma bedelinin alınmaması, sadece ekonomik değil, hukuki, toplumsal ve etik zincirleri de harekete geçirir. Bugünün hukukuna göre: Bedel kutsaldır Mevcut hukuk sistemi açık: Kamulaştırma bedeli ödenmeden mülkiyet devri tamamlanamaz. Türk Anayasası’nın 46. maddesi ve…
Yorum Bırak