Kamulaştırma bedeli alınmazsa ne olur? Geleceğin mülkiyet denkleminde bir kırılma noktası
Farz et ki bir sabah kapına bir tebligat geldi: Devlet, arazini bir baraj projesi için kamulaştırdı. Peki ya sen bu kamulaştırma bedelini almamayı seçersen? Veya daha çarpıcısı, sana hiç ödeme yapılmazsa ne olur? Bu yalnızca bir hukuk sorusu değil; geleceğin mülkiyet, adalet ve toplum düzeni üzerine büyük bir beyin fırtınasının başlangıcı. Gel, birlikte olasılıkları zorlayalım.
Bugünün hukukuna göre: Bedel kutsaldır
Mevcut hukuk sistemi açık: Kamulaştırma bedeli ödenmeden mülkiyet devri tamamlanamaz. Türk Anayasası’nın 46. maddesi ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na göre, devlet bir taşınmazı kamu yararı için alacaksa, bedelini ya doğrudan malikine öder ya da mahkeme aracılığıyla tespit ettirip banka hesabına yatırır. Bu ödeme olmadan tapu devri gerçekleşmez, kamulaştırma işlemi tamamlanmış sayılmaz.
Yani bugün açısından konuşursak, “bedel alınmazsa” diye bir ihtimal, yalnızca ya malikin parayı almaktan kaçınması ya da devletin ödemeyi geciktirmesi durumlarında karşımıza çıkar. İlki bir tercih, ikincisi ise hukuki bir ihlaldir.
Senaryolar: Bedel alınmazsa ne olur?
1) Malik parayı almazsa: Hukuken teslim edilmiş sayılır
Malik, kamulaştırma bedelini reddeder veya almazsa, idare bedeli bir kamu bankasında adına açılan hesaba yatırır. Bu yatırma işlemiyle birlikte ödeme yükümlülüğü yerine getirilmiş olur ve mülkiyet devri gerçekleşir. Bedeli almamak, mülkiyet hakkını geri kazandırmaz.
2) Devlet ödemezse: İşlem hukuken sakat hale gelir
Bedel ödenmeden yapılan bir kamulaştırma işlemi hukuka aykırıdır. Malik, idareye karşı dava açabilir, taşınmazın iadesini veya bedelin faiziyle ödenmesini talep edebilir. Yargı çoğu durumda “mülkiyet hakkının ihlali” gerekçesiyle devleti tazminata mahkûm eder.
Geleceğin vizyonu: Bedelin anlamı değişirse ne olur?
Şimdi bir adım ileri gidelim. Bedel kavramı sadece bir para transferi olmaktan çıkarsa, kamulaştırma sistemi nasıl değişir? Bu noktada kadın ve erkek bakışlarının geleceğe dair farklı yönelimlerini görmek ilginçtir.
Erkeklerin analitik ve stratejik vizyonu: Yeni nesil bedel modelleri
Birçok erkek hukukçu ve stratejist, gelecekte kamulaştırma bedelinin “para” olmaktan çıkabileceğini düşünüyor. Yani devlet nakit ödeme yerine uzun vadeli gelir payı, altyapı hissesi veya vergi muafiyeti gibi alternatif tazmin yöntemleri sunabilir. Bu, mülkiyet hakkının yalnızca bir mülkiyet değil, bir “yatırım aracına” dönüşmesi anlamına gelir.
Örneğin bir otoyol projesi için kamulaştırılan arazi sahibine, otoyol gelirlerinden %1 pay verilmesi veya kamulaştırılan alanın çevresinde yapılacak kentsel dönüşümden hisse verilmesi gibi modeller düşünülebilir. Böyle bir dünyada “bedel alınmaması” kavramı, “farklı türde bedel alınması”na evrilebilir.
Kadınların insan odaklı ve toplumsal vizyonu: Bedelin ötesinde adalet
Kadın hukukçular ve sosyal bilimciler ise başka bir noktaya dikkat çekiyor: Bedelin alınmaması, özellikle dezavantajlı gruplar için sosyal çöküş anlamına gelebilir. Çünkü kamulaştırılan arazi sadece ekonomik bir varlık değildir; kimlik, tarih, aidiyet ve yaşam düzeniyle birlikte gelir.
Bu yüzden gelecekte yalnızca parasal tazmin değil, psikolojik destek, toplumsal entegrasyon programları ve yeni yaşam desteği gibi unsurların da kamulaştırma paketine dahil edilmesi gerektiği düşünülüyor. Yani “bedel alınmadı” dediğimizde sadece bir ödeme değil, bir yaşam telafisi de akla gelmeli.
Geleceğe dair provoke edici sorular
- Kamulaştırma bedeli bir “vatandaşlık hissesi” haline gelse, mülkiyet artık özel mülkiyet sayılır mı?
- Bedelin alınmaması gönüllü bir kamu katkısı olarak değerlendirilebilir mi?
- Parasal bedel yerine “kentsel dönüşüm hakkı” verilirse, bu adil bir çözüm müdür?
- Yapay zekâ, kamulaştırılan taşınmazların gerçek değerini sosyal etkileriyle birlikte hesaplayabilir mi?
Geleceğin dünyasında ne değişecek?
Bedel → Paydaşlık
Belki de gelecekte “bedel” artık bir mülkiyetin karşılığı değil, kamusal projeye ortak olma hakkı olacak. Malik, kamulaştırılan arazisi üzerinden kamusal projede pay sahibi olarak uzun vadeli gelir elde edecek.
Bedel → Sosyal haklar
Özellikle hassas bölgelerde yaşayanlar için kamulaştırma bedeli, yalnızca maddi değil, barınma, istihdam, eğitim gibi sosyal haklarla da birlikte verilecek. Böylece bedel, “kayıpları telafi eden” bir araçtan “yeni bir yaşam kuran” bir pakete dönüşecek.
Bedel → Toplumsal ortaklık
Gelecekte bireyler, kamusal projelere gönüllü olarak mülk devri yapabilir ve karşılığında vatandaşlık puanı, vergi indirimi veya sosyal kredi alabilir. Böyle bir dünyada bedeli almamak, bir kayıp değil, bir yatırım stratejisi haline gelebilir.
Sonuç: Bedel sadece para değil, bir gelecek sözleşmesi
Kamulaştırma bedeli alınmazsa ne olur? Bugünün hukukuna göre mülkiyet devri tamamlanamaz veya bedel banka hesabına yatırılarak süreç devam eder. Ama yarının dünyasında bu soru bambaşka anlamlar taşıyacak. Bedel sadece “ödenen para” değil; bir ortaklık, telafi ve toplumsal sözleşme haline gelecek.
Ve belki de o zaman “bedel alınmadı” dediğimizde, aslında çok daha değerli bir şeyin —ortak geleceğin— karşılıklı olarak inşa edildiğini göreceğiz.